Likarba

Bugün bir kitap okurken bir olaydan örnek verdi. Örnek Takkeci İbrahim Efendi'den bahsediyordu. Okuyunca çok etkilendim, araştırdım Topkapı'da şimdiki Türk Dünyası Sosyal Tesislerinin hemen yanında yer alıyor, gittim yerinde gördüm. Hikayesi şöyle: İbrahim Efendi kapalıçarşıda keçeden takke yapıp(buna arakiyeci diyorlar) satarak hayatını ikame ettiren bir esnaftı. Dostlarına, ahbaplarına bir cami yaptırmak istediğini söyler dururdu. Onlar da alay ederlerdi İbrahim Efendi ile: Takke satarak cami mi yapılır diye. Haklıydılar da hiç takke satarak cami mi yapılırmış. Tabi hesaba katmadıkları niyet ve ihlas vardı. Sabaha karşı rüya görür rüyasında bir zat ona "Git Bağdat'a orada birkaç tane üzüm nasibin var." der. Atlayıp kalkar fesuphanallah der. bir sonraki gn aynı rüyayı tekrar görür yine atlar kalkar. Bunda bir hikmet var ama hayırlısı der. Üçüncü gece de aynı rüyayı görünce gizlice azığını alır ve yola çıkar. Yolu uzun

Geçen gün kasaptan et alırken birisi geldi organik tavuk var mı diye sordu. Kasap yok dedi. O da tamam deyip gitti. Sonra araştırdım bir tavuğun ne kadar organik olabileceğini. Öncelikle bir yiyeceğin organik olabilmesi için oluştuğu ortamın da tüm kimyasallardan arındırılmış olası gerekiyor. Bir tavuğun organik olabilmesi demek yediği yiyeceklerin de organik olması demektir. Eğer yem veriliyor ve dışarda besleniyorsa buna organik diyorlar. bu ancak "doğal" yolla beslenen tavuk olabilir. Bizim ağzımıza hoş geliyor "organik" kelimesi. Halbuki Tarım bakanlığı organik tarımla ilgili bir yönetmelik hazırlamış  http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr/  adresi tıklayıp görebilirsiniz. Bir domatesin organik olabilmesi için öncelikle tohumu organik olmalı. Daha sonra yetiştirileceği yerde ve yakınında 4-5 sene (bu değişebilir) hiçbir zirai ilaç ve gübre kullanılmamış olmalı. Fabrikalara ve diğer atıklara uzak olmalı. Hani köyden getirdiğimiz domatesler var ya onlar da aslınd