Kayıtlar

Aralık, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Var mısınız?

Yeni yıla giriyoruz, herkeste bir telaş, acelelik, yenilik... Yeni yıla girerken birşeylerin rafklı olmasını isteyenimiz oldukça fazla. Var mısınız biz de yeni yıla girerken kendimizi tazeleyelim. Var mısınız? İçimizdeki önyargıları bir tarafa bırakarak başlayalım işe. En az kendi mutluluğumuz kadar başkalarının mutluluğu için çalışalım. Kötüye götüren düşüncelerden arınmak için çalışalım. Kin nefret duygularından uzak duralım. Etrafımızdaki insanlar tarafından -emin- insan olarak tanınalım. İçimiz nasılsa dışımızla da öyle olalım. Sosyal olalım; arkadaşlarımızı akrabakalımızı ziyaret edelim. Etkinliklere, toplantılara, sohbetlere katılalım. Etkin olalım; dernek ve kuruluşlarda etkin rol oynayalım. pasif ve durağan olmaktan uzak hızlı bir hayat yaşayalım. Duyarlı Olalım; etrafımızda oluğ bitene gözlerimizi kapamayalım, kulaklarımızı tıkamayalım. Unutmayalım ki bu dünyada hepimiz için, kendimize haksızlık etmeyelim. Trafikte Dikkatli Olalım; Aşırı hızdan, kırmızı ışık ihlalinden

Köprübaşı Türkçesi

Yöremiz bir Karadeniz yöresi olduğu için kullandığımız şive de bunun bir parçası olmuştur. Kullandığımız dilimiz zengin bir coğrafyanın zengin bir kültürün ifadesidir. Burada Şive, Ağız kelimelerini kısaca anlatmakta fayda vardır bu farkı bilmemiz gerekiyor. Bazı söyleyişlermiz şive bazıları da ağızdır. Ağız Ağız, bir şive içinde oluşan, ses ve söyleyiş değişikliklerine dayanan küçük kollara, bir ülkenin çeşitli bölge, il veya ilçelerinin sözcükleri söyleyiş bakımından birbirinden ayrı olan konuşmalarına verilen ad. Aksan. Örneğin; Ege Ağzı'nda genellikle "biliyorum" sözcüğü yerine "biliyom" kullanılır. Günlük kullanımda şive ile ağız birbirine karıştırılmaktadır. Oysa ağız, tanımda da görüldüğü gibi, şive içinde ele alınmaktadır. Somut bir örnek vermek gerekirse, Türkiye Türkçesi bir şivenin, Konya ağzı ise, bu Türkçe içinde, bir bölgede görülen söyleyiş farklarının adıdır. Söyleyiş farkları da salt bölgeler ya da kentler arasında görülmez. Köyler arasında

Adam Gibi Adam Olmak...

Bugün Fatih Kent Konseyi toplantısına gözlemci olarak katıldım. Kent Konseyleri ne işe yarar diye çok düşünmüşümdür. Bu toplantıda aklımdaki sorulara cevaplar bulmaya çalıştım, çoğu olumlu sonuçlar olsa da aralarına sıkışan olumsuz sonuçlar da çıkardım. Bir muhtar naylon poşetin zararlı olduğunu anlatmak için kendine bir sponsor bularak bez torba/poşet yapmış. Bütün katılımcılara birer tane örnek olarak verdi. Naylon poşetler gerçekten çok tehlikeli, doğada yüzlerce sene erimiyorlar. Bu hassasiyetinden dolayı bu muhtarı kutlamak gerekiyor. Sonra, konseyin çalışma grupları ve meclisleri var, hepsinin başkanı çıkıp konuşma yaptı. Kendi projelerini anlattı. Her konuşmacıdan sonra da konuşmacıya sorular soruldu. Oldukça faydalı olduğunu düşündüğüm bu tür toplantılara daha çok katılmayı arzu ediyorum. Şimdi asıl meseleye geleceğim. Konuşmalar arasında bir adam sürekli mikrofonu alıyor ve kendi çapında yaptığı işlerin reklamını yapıyor. Şahsen ben çok kızdım buna. Tabi tek kızan da ben de