Kalplerden Allah Korkusu Silinince....

Yaşlılarımızdan duyduğumuz onlarca hikaye vardır. Bizlere şehir efsaneleri gibi geliyorlar. Eskiden yaşananlar şimdilerde bize bir rüyaymış, hayalmiş gibi geliyor. En basitinden bir köylü tanımadığı biriyle alışveriş yapıyor aldığı bir ihtiyacının parasını sonra vereceğini söylüyor, günü geldiğinden de gidip parasını ödüyor. Biz şimdi olsak deriz ki saçmalık, öyle iş mi olur? Parası yoksa almasın. Ya da senet imzalatır, kredi kartıyla ödemesini yaptırırız.
Bir keresinde Sultan Fatih tedbiri kıyafetle sabahtan birkaç bir dükkana gider ve bir kilo bal ister satıcı istediğini verir. Sonra Bir de başka birşey ister. Bu sefer satıcı der ki: Elhamdülillah ben siftah yaptım şimdi, karşı komşum henüz birşey satmadı, siftah yapmadı bugün. Sen bu alacağını oradan al. İşte bu tür olaylar bize ne kadar şehir efsanesi gibi gelse de aslında bunların hepsi insanların içindeki Allah sevgisinden geliyor.

Şimdilerde o kadar materyalist olmuşuz ki her yaptığımızı birinin kontrol etmesi gerekiyor. Acaba hile yapıyor muyuz ya da biz bir sahtekarlığa kurban gidiyor muyuz? Hem kuşkucu hem de güvensiz olmuş gitmişiz.
Düşünsenize devlet halkına güvenmiyor, halk devlete güvenmiyor. Devlet vergi kaçırılmasın diye yazılımlar yapıyor, yeni yeni icatlar çıkarıyor sırf halkı devleti kandırmasın diye. Halk boş mu duruyor? Onlar da çalışıyor devletin yaptığı icatları nasıl delerim, nasıl daha kolay zengin olurum derdinde. Kimin umurunda helal ya da haram. Önemli olan nasıl daha fazla kazanç sağlayabilirim. Bir süre sonra bakmışsınız ki önlemler iki katına çıkmış, devlet artık uydudan halkını takip ediyor acaba kaçakçılık yapacak mı? Vergi kaçıracak mı? Hırsızlık yapacak mı? Ya da birilerini koruyup kollayacak mı?.

Sonra ne olacak?
Sonrası olmaz bu işin bir tarafta devlet diğer tarafta halkı. Bu materyalist düşünce devam ettiği müddet bu hep böyle olacak. biri yenilik yapacak diğeri bu yeniliği delecek bir yöntem bulacak. Bu tıpkı bilgisayar programları gibi. Bir sürüm eskiyecek yenisi yapılacak, yenisi yapıldıkça virüsler de ona göre yapılacak. Sürüp gidecek.

Bu aslında çok üzücü bir sorun. İnsanların kalbinden Allah sevgisini, Allah korkusunu kaldırınca ki zaten geriye bir şey kalmıyor o insan her şeyi yapar. Hırsız da olur, dolandırıcı da katil de. Eğer bir insan Allah'ı tanısa onu sevse kalbi bu sevgiyle dolsa hiç aklına kötülük gelir mi? Bir büyüğümüzün dediği gibi Cenâb-ı Hakk'ı bulanneyi kaybeder? Ve Onu kaybeden, neyi kazanır? Biz O'nu bulalım ve O'na yönelelim. inanın gerisi çok güzel olacak. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çifin çiçeği (Ağu-Avu çiçeği)

Trabzonlu Ses Sanatçıları-3 Süreyya Davulcuoğlu

Trabzonlu Ses Sanatçıları-6 Fahrettin Dilaver