Kayıtlar

2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Muhafazakar Patronlar

Pek çok firmada müşterim olması sebebiyle gözlemlerim oldu. Bazıları oldukça muhafazakar yani Müslüman tipli bazıları da tam tersi sol görüşlü diyebileceğimiz tipte. Hepsi aynıdır demeyerek sözüme başlamak istiyorum. Hatta bir ara çalıştığım yeri de bu konuda yazabilirim. İşçi türü 1: Önce işçi işe başlar sabahleyin. yorgun, bitkin işe küskün. Tabi böyle olunca işe gelmesi de geçikebiliyor. İşini, aldığı ücreti sevmez.  Ama yine de işe devam eder. İşçi türü 2: İşine zamanında gelir, dinamik, çalışma azimli bir şekilde güne başlar. Hangisinin patronu olmak istersiniz? Sanırım herkes ikinci tür işçinin patronu olmak ister. Ve de haklıdırlar. Herkes bu tür işçiler aramakla oldukça uzun süre harcıyorlar. Bulan buluyor bulamayan da ortada kalıyor. Bizim muhafazakar patronumuz bu işçiyi aldığını varsayalım. İşe başlatır. işlerini önüne koyar. Birinci, ikinci, üçüncü iş... derken işçiyi işe boğar ve akşam erken! (saatinde) çıktığında da ağzını ekşitir. daha sonraları da sitem etme

Uyu Sen Güzel Çocuk

Uyu sen güzel çocuk sakın uykunu bölme. Biz senin yerine çalışırız. Sen keyfini sür hayatın biz ekmeğimizi böler çeyreğiyle yetiniriz. Sen aldırma biz kardeşler arasında kavga olursa sen aldırma, uyanma. Biz komşularımızla küseriz ama sen bizi duyma. Sen saraylarda yaşa biz gerekirse iaşeni çıkarmak için yerin altında da çalışır, ölürüz. Sen istediğin gibi harca biz gerekirse evimize girerken de ücretli gireriz sana katkı yaparız. Sen bize bağır, ağla biz yine de seni severiz. Biz bilmeyiz ayrılığı, gayrılığı. Biz biliriz doğruluğu dürüstlüğü. "Biz gelmedik kavga için, Bizim işimiz sevgi için. Dostun evi gönüllerdir. Gönüller yapmaya geldik"

Aynı Yıldızın Altında – The Fault in Our Stars

Resim
16 yaşındaki Hazel üç yıldır tiroid kanseriyle boğuşmaktadır ve kanser akciğerlerine de sıçradığı için yanında bir oksijen tüpüyle gezmektedir. Kanserli hastalar için oluşturulan destek grubunun bir terapi seansı esnasında Augustus isimli bir gençle tanışır. Augustus da beyin tümörüyle savaşmış ve bu yolda bir bacağını kaybetmiştir. İkili birlikte zaman geçirdikçe birbirlerine aşık olurlar. Akciğer tedavisi için hastaneye yatırılan Hazel'ın yanından bir an dahi ayrılmayan Augustus, sevgilisinin çok istediği bir hayali gerçekleştirmek için onunla birlikte yola çıkar. Planlarına göre Amsterdam'a gidecek ve Hazel'ın en sevdiği yazar olan Peter Van Houten'i bulmaya çalışacaklardır... Josh Boone’un yönetmenliğini üstlendiği film, John Green’in romanından Scott Neustadter ve Michael H. Weber tarafından uyarlandı. Filmin başrollerindeyse Shailene Woodley, Ansel Elgort ve Willem Dafoe yer alıyor. beyazperde

The Maze Runner Labirent: Ölümcül Kaçış

Resim
Thomas(Dylan O'Brien) adlı bir genç, beraberinde 60 çocukla birlikte bir labirente hapsolur. Uyandığında kendisini labirentte bulan Thomas ismi haricinde hiçbirşey hatırlamamaktadır. Thomas, Glade adını verdikleri bir tür kapalı kasabamsı alanda olduklarını öğreniyor. Burada yetişkinler yok. Sadece onlu yaşlarında erkek çocuklar var. Ve hepsinin de ayrı bir görevi. Bir şekilde hayata tutunmaya, bir şeyler yapmaya çalışırken, diğer yandan da bulundukları yerden çıkmaya çalışmaktadırlar.  Bana bu film nedense Lost'u hatırlattı. onun gibi esrarengiz duruyor. İzleyelim bakalım. 

IPHONE 6 alacaklara duyurulur

Daha önce IPHONE kullanmadıysanız ille de almak istiyorsanız bu yazıyı okumanızı öneririm. Ben IPHONE 5S kullanıyorum. Özelliklerinin karşılaştırmasını yaptım ve gördüm ki elimdeki telefondan daha fazla albenisi olan bir özelliği bulunmamakta. İnsanlar çılgınca IPHONE 6 almak için geceden kuyruğa giriyorlar. Acaba özelliklerine bakıyorlar mı yoksa sadece IPHONE olsun diye mi bekliyorlar anlamış değilim. İlle de almak istiyorsanız telefonun diğer telefonlara göre artıları eksileri şöyle özetlenebilir. Artıları 1. Ekran görüntü netliği diğerlerine göre güzel. 2. Yeni IPHONE 6 ve IPHONE 6 PLUS serisinde ekranlar daha büyük. 3. Dış tasarımına daha özen gösterilmiş. 4. Eskisine göre daha net fotoğraf çekim sensörü. Eksileri : 1. Düşük pil dayanma süresi. (Bu sorunu çözemedi.) 2. Her kabloyla şarj edemezsiniz, illa ki orijinal kablo olacak. 3. Bilgisayara ve diğer cihazlara bağlantıda sorun yaşayabilirsiniz. 4. çift çekirdekli işlemciye sahip. Rakipleri 8 çekirdekli işlemciyle

Hoşçakal...

Bugün çok sevdiğim birinin cenazesindeydim. Onu her gördüğümde içimde bir güzellik duyar hep yanımda kalsın isterdim. Hep etrafına gülümseyerek bakardı. Kimsenin üzgün durmasını sevmezdi. Elinde olanı arkadaşlarıyla sevdikleriyle paylaşırdı. Tanıdık tanımadık herkese selam verirdi. Trafikte bile yayaları çok gözetirdi. Diğer araçlara gerektiğinde yol verirdi. Kırmızıda durup yeşilde geçerdi. Trafik çok yoğun olduğunda bile ağzına kötü söz almaz sabırla beklerdi. Ailesine düşkündü. Annesini, Babasın arayıp hal hatır sorardı. O aradığında ailesi çok mutlu olurdu. Çünkü konuşması onlara huzur verirdi. Kimsenin hakkında kötü söz söylemezdi. Herkesin iyiliğini isterdi. Sevgili Arkadaşım seni şimdiden özlemeye başladım. Daha yazım bitmedi ama anladım ki sensiz bu dünya sensiz çekilmez olacak. Sen olmadan birbirimize nasıl bakacağız, nasıl selamlaşıp güleceğiz? Hep derdin sana kötülük edene selam verebiliyorsan bu vicdanının sadakasıdır. Senin sevmeyenin olmazdı zaten. Sen en zalimin

Kolay Matematik Hesapları 1

Hesap makinesi gerektirmeden yapılabilen işlemler Bir sayısı 5'e bölme: 34 / 5 = ? Böyle bir işlemde önce bölünecek sayısı 2 ile çarparız sonra 10'a böleriz. 34x2= 68 sonra da 68 / 10 = 6.8 Sonuç: 34/5 = 6.8 Bir sayıyı 25'e bölme: 32/25 = ? Bu işlemde şöyle bir kolaylık var. Önce bölünecek sayıyı 4 ile çarparız, sonra da 100'e böleriz. 16 x 4 = 64 (daha kolay olsun diye 16 x 2 x 2 şeklinde de yapabilirsiniz.). 64 / 100 = 0,64 Sonuç: 32/25 = 0,64   Bir Sayıyı 125'e bölme: 4/125 = ? Bir sayıyı 125'e bölmek için önce bölünecek sayıyı 8 ile çarparız sonra da 1000'e böleriz. 4 x 8 = 32 (Kolay olsun diye 4 x 2 x 2 x 2 = 32). 32/1000 = 0,032 Sonuç: 4 / 125  = 0,032  İki yakın sayıyı çarpma: 28x32 = ? Önce iki sayının ortası bulunur. 30 sonra orta sayının karesinden aradaki sayı ile diğer sayılar arasındaki fark olan sayının karesi çıkarılır. 30 'un karesi - 2'nin karesi = 896 Sonuç: 28 x 32 = 896 Bir Sayısı 5 ile çarpma: 36 x 5 = ? Sayı çarpılacak s

Böyle Sıcak Havalarda Oruç mu Tutulur?

Yılın en uzun günlerine denk gelen Ramazan ayını idrak etmekteyiz. Pek çoğumuzun aklında bu uzun günlerde nasıl oruç tutacağız telaşı var. Hava sıcak, günler uzun nasıl olacak? Susuz, yemeksiz nasıl duracağız? Kalbine henüz iman tam olarak inmemiş olan insanları olarak böyle düşünüyorsak bir kez daha tövbe edip Rabb'e yönelmek lazım. Biz bedavadan Cenneti kazanmak istiyoruz. Yattığımız yerden kazanacağız. Hiç zahmet çekmeden hiç zorlanmadan mükafatımızı alacağız. Ne güzel... Allah insanlara eğer bir görev vermişse bunu eğrilip bükülmeden, tereddüt etmeden yerine getirendir gerçek iman eden. Sanmayın ki güneş sizi yakacak, sanmayın ki susuzluktan öleceksiniz. Allah bizi seviyor ve bize yüklenemeyeceğimiz yükler yüklemez. Eski ninelerimiz, dedelerimize doktorlar oruç tutmayın derler ama onlar oruç tutmamayı Allah'a karşı bir saygısızlık olarak gördüklerinden yine de oruç tutarlar. Bize ne oluyor ki genç ve güçlüyken oruç tutmayı bu kadar kendimize dert ediniyoruz. Utanıp,

Ayrıştır ayrıştır

Toplumumuz günden güne parçalara bölünüyor. Sen şusun öteki bu gibi gruplara bölüne bölüne gidiyoruz. Bir grup insan başbakan hakkında eleştirel bir yorum yapınca hemen hedef tahtası haline gelebiliyor. Bu kadar tahammülsüz bir yapı bizi nereye kadar götürür? İnsanımızın çoğu şöyle düşünüyor: Başbakanımız hem Müslüman hem de herkese haddini bildiriyor. Keskin kılıç gibi hedefindekileri kesiyor. Bu hoşlarına gidiyor "oh olsun gördünüz mü nasıl da hakkınızdan geldi" diye söyleniyorlar. Daha düne kadar yanında olan bir grup başbakanın bir yanlışını eleştirince onlar da hedef tahtası haline geldi. Aynısı onlar için de gerçekleşti. Şimdi başbakanı destekleyenlerden biri veya birkaçı bir konuda farklı bir görüşe sahip olsalar onlar da aynı tepkiyle karşılaşacaklar. Bu böyle devam edecek. Bugün sevenleri diyelim ki yüzde elli olsun her olaydan sonra %5 düşecek ve en sonunda başbakan kaybetmeyecek ülkemiz kaybedecek. İki konu var ki çok canımı sıkıyor. Biri başbakan hakkında bazı y

Köprübaşı Ev Mimarisi

İlçemiz Köprübaşı’nda geleneksel evlerimiz genellikle iki katlı yapılıdır. Eğimi çok olan yerlere yapıldığı için evlerin alt katların yarısı toprağa giydirilmiş şekildedir. Bir basamak gibi temele sahip evlerin ilk katları ahır olarak kullanılmaktadır. Alt katların dış duvarları yığma, büyük taşlarla yapılmıştır. Taşların üzerine asıl oturulan ev planı yapılır. Yaşanılan mekan olan kısımda genellikle 2 dış kapı, büyük bir hol (sokak), mutfak ve 3 oda yer alır. Önceleri Tuvaletler evlerin dışında bir yerde küçük kulübe şeklinde yapılıydı. Zamanla evlerin içine alınmıştır. Evlerin ikinci katlarında aslında buna birinci kat da diyebiliriz. Çünkü diğer kat bodrum gibi de düşünülebilir. Bu katta iki dış kapı olduğunu söylemiştik. Memleketimiz insanı özgürlüğüne fazla düşkün olduğu için gerektiğinde bir kapıdan girip diğer kapıdan çıkmasını bilecek şekilde rahat tasarlamıştır mimarisini. Evin dış kapıları kalın tahtalardan birbirine kuşaklarla çivilenerek yapılmış şekildedir. Menteşeleri

Türk Siyasetinin YALANCILIĞI

Siyasetten bizim anladığımız yanar döner bir hal almak. Doğru mu bu? Tabiki Hayır. Ayrım yapmadan hemen hemen bütün siyasetçilerimizi aynı kefeye koyabiliriz. Çünkü hemen hepsinin elinde bir bardak var ve her nedense o boş tarafını görüp halkına, sevenlerine o boş tarafı anlatıyorlar. Hiçbiri çıkıp demiyor ki: Yahu şu adam bunları doğru yapmış, bunlar için arkadaşın hakkını vermek lazım. Fakat şunlarda hatası var onları da şöyle yaparak düzelteceğiz. Soruyorum size böyle diyen bir siyasetçiye rastladınız mı? Eminim ki büyük bir çoğunluğunuz hatta belki de hepiniz aynı cevabı vereceksiniz: HAYIR. Bir de hakkında dedikodu çıkan siyasetçiler var. Onlar da ayrı bir alem. Hakkında çıkan olaylara, iddialara cevap vermek yerine onlar iftiradır deyip geçiştiriyorlar ya o da başka bir fiyasko. Eğer hakkında bir iddia seslendiriliyorsa bunu aklamak senin  en önemli vazifen olmalı. Şimdi biri size dese ki siz şunu çalmışsınız. Eğer bunun tersini ispat edemezseniz ne kadar iftiradır deseniz de

Aile Büyüğü ve Türk Siyaseti

Ben bildiğim kadarıyla Türk insanı mert ve doğrudur. Haksızlığa karşı tahammülü yoktur. Aynı zamanda güzel huyludur. Aslında bu özellikler Müslüman olmanın da özellikleridir. Şimdi bakıyorum da hem Müslümanız hem de Türküz nasıl oluyor da böyle cins işler yapabiliyoruz. Bir yerlerde eksiklik var ama anlamış değilim. Bakıyorsunuz ülkenin en önde geleni çocuklar gibi şikayet ediyor. O beni dövecekti, Ali bana kızdı, Ayşe elimi ısırdı... gibi şikayetler peşinde. Sen ülkenin idol insanısın bu tür davranışlar ne kadar yakışmıyorsa sana o kadar da ülkemize yakışmıyor. Hele kışkırtıcı sözler, ayrıştırıcı, insanları birbirine düşman eden sözler ancak ülkesine milletine kızgın olan bir kişinin sarf edeceği sözlerdir. Bir aileyi yöneten Aile reisi çocuklarına bağırsa da uzlaştırıcı olarak hareket eder. Birinin boyu uzun, diğerinin saçı kısa diye onları birbirine düşürmez. Bilir ki birine birşey olsa hepimiz üzülürüz. Bir kardeşin dişi ağırsa diğer kardeşler geçip karşısında horon tepmez. Herke

Devlet büyüğünün alacağı tavır

Devlet büyüğü her türden insan için kucaklayıcı olmalı ve de her görüş için itici değil toparlayıcı tavır almalı. Bu bir de sizinle aynı dili konuşan, aynı yolda yürüyen insanlar olunca biraz daha hassas olmayı gerektirir. Nitekim değer algıları değişmesin, güven sarsılmasın. Şu günlerde üzülerek izlemekteyim ki bir ülkenin başbakanı ayrımcılık ve insanların arasına fitne sokan konuşmalar yapıyor. Sert dilli bir insandan kimseye fayda gelmez. Bir de Müslümanım diyen kişi Peygamber Efendimizi (SAV) örnek almalı. Devir değişse de olaylar değişse de yaşananlar hep aynıdır. Birileri sadece menfaat için yaşar birileri de Allah Rızası için... Başbakan taa ekiden beri bu keskin kılıç dilini kimseden esirgemedi. Olayların bu boyuta gelmesi bir nevi bunun sonucudur. Öyle ki gezi olaylarında da yine aynı dili kullanmıştı bir sürü insanı sokağa dökmüştü. Şimdi de bir camia için demediğini bırakmadı. Bu mudur Müslümanlık? Bu mudur insanlık? Bir de inanan insanları lekelerken onu dinleyenler de y

Ya temsil et ya istifa!

Bir öğretmen, bir parti mensubu, bir dava mensubu olan insanlar savundukları düşüncelere göre hareket etmelidirler. Yaptığınız her hareket her iş aslında savunduğunuz dava için yapılan bir iştir aynı zamanda. Yani Bir milletvekili rüşvet alsa kimse demez ki bu insan rüşvet aldı. Partisinin alakası yok. Genel anlamda "Bak şu partililer hep böyle, rüşvetle iş yapıyorlar.". Şimdi sizin yaptığınız bu olayla partinizin alakası nedir? Sizin davanızı karalamaya hakkınız var mı? Eğer hakkıyla bağlı olduğunuz davayı savunacaksanız o dava üzerine hayat yaşamalısınız. Maalesef insanımızın anlayış şekli sadece gördükleri kadardır. Kültürümüz ve ahlakımız sadece gördüklerimiz ile alakalıdır. Hiç diyene rastlamadım ki "Bu sadece kişisel bir hatadır. Bunu genele yaymamak lazım. Asıl büyük çerçeveyi görmek lazım. Pek çoğu böyleyse fikrinizde haklısınız." Demem o ki; Eğer bir davayı temsil ediyorsanız veya siz etmeseniz bile öyle biliniyorsanız hareketlerinize çok dikkat etmeli