Okumak mı?

Toplum olarak okuma alışkanlığımız yok maalesef. Hep kulaktan duyma bilgilerle fikir üretir ve yorumlar yaparız. birçoğumuzun evi bir kütüphane gibi kitaplarla doludur ama onları süs eşyası gibi alıp rafa yerleştirmişiz. Güzel ciltleri rengarenk içerikleri bizi adeta almaya zorlamıştır.

Düşünüyorum da bundan 60-70 sene öncesinde bir kitap yazmak bastırmak o kadar zordu ki bazen kitabın yayılması için elde yazılıp çoğaltılıp tahsis edildikten sonra okunması için dağıtılırdı. O zamanda okumak zor kitap bulmak daha zordu. Şimdi ise kitap basmak, dağıtmak çok kolay. Ama okumak? işte o öyle değil.

Aralarında şöyle bir ters orantı var. Piyasada ne kadar çok kitap olursa yani bolluk olursa okuma oranı düşüyor. Kitap başına okuma oranı düşüyor. Kitap piyasada az olunca da önem arz ediyor. Ve kitap okuyan çoğalıyor.

Toplumda, çevremde, hatta kendi ailemde de aynısını yaşadığımdan biliyorum. Daha 9 yaşındaki oğlum ilgisini çeken kitabı görünce hemen alalım diyor. alıyoruz. Biraz bakıyor ilgileniyor sonra rafa kalkıyor. Ben de buna karşı yeni kitap almak için elindekileri bitirmelisin diye kural koydum. şimdi mecbur bitiriyor. Almak istiyorsa okumalı.

Neyse ki yine gözlemlediğim kadar az da olsa yeni nesilde kitap okuyanlar var. Az da olsa dedim. Çünkü çok azlar. gençlerimiz kitabı sevmeli ve okumalı. Ancak o zaman kültür ve yaşam seviyemiz artar. Sanmayın ki kulelerde oturmakla, lüks tüketim yapmakla yaşam seviyemiz artar. Sadece kendimizi kandırırız.

En çok yaptığımız yanılgılardan biri de duyduklarımızla eyleme geçmemiz. E insan! nereden biliyorsun o duyduğunun doğru olduğunu? Belki seni gaza getirmek için söylenmiş sözlerdi onlar. Bilemezsin. araştırıp okuyarak ancak doğruyu bulabilirsin. Şu an yaşadığımız çağda her istediğin bilgiye o kadar kolay ulaşabilirsin ki hiç bir zaman bu kadar kolay olmamıştı.

Bi zahmet azıcık gayret gösterin.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çifin çiçeği (Ağu-Avu çiçeği)

Trabzonlu Ses Sanatçıları-3 Süreyya Davulcuoğlu

Trabzonlu Ses Sanatçıları-6 Fahrettin Dilaver