Karadenizde Kadın olmak

Sabah gün ağarmadan kalkıp önce namazını kılar. Sonra ineklerin yemini verir, altlarını temizler dışarı atar. Sonra çocukların yiyeceğini hazırlar, kuymak, muhlama, çay, mısır ekmeği, buğday ekmeği. Yemek hazırlanınca çocuklarını uyandırır yemek yemeleri için, sonra okula gidecekler. Çocuklar kalkmak istemez, biraz daha uyuyalım havasındadırlar. Anne bir bağırır herkes ayaktadır. Uyku sersemi ne olduğunu anlamazlar.
Evin erkeği işi vara o da kalkar erkenden yemeğini yer ve işine gider. Gece geç saatlere kadar gelmez.
Eğer işi yoksa  öğlede kalkar gider kahvede birkaç dedikodu eder, kadınlardan, siyasetten, futboldan bahsederler, o da gece geç saatlerde eve geri döner.

Evin Kadını için daha gün yeni başlamıştır. Çocuklar okula gitti, şimdi evin düzene girmesi lazım. Evi hızlı bir şekilde düzeltir. Çünkü yapacak çok iş var hangi birine yetişecek. Bulaşıkları yıkar, yatakları dizer, evi süpürür ve sonra ot keseye gider. Çimenlikten ot keser bir yükünü ahırın yanına getirir. Diğerlerini de kuruması için kestiği yerde serer. Onlar birkaç gün kuruyacak, eğer hava güzel olursa. Yağarsa hemen gidip alması gerekir otları. Islanıp çürüyebilirler.
Eve geldiğinde daha bir yığın çamaşırlar var yıkanması gereken. Onları yıkamaya koyulur. Bu sırada "Ey gidi ihbalum..." diye hayıflanır. Çünkü hemen her gün yaptığı işler aynı ve hiç bitmiyorlar. Sanki biri inkisar etmiş bu işlere bitmesinler diye. Çamaşırları yıkamaya başlar, Çok kirli olanları tokmakla döver kirlerini çıkarır. Sızdırır ve evin ön tarafındaki serene asar. Gün bayağı gitmiştir. öğle kılınacak ardından yemek yapılacak.
Hemen namazını kılar tarladan lahanasını alır ve güzel bir lahana yemeği yapar. Öğlede evde kimse olmadığından tek başına yemek yemeyi sevmez. Yemeği akşama doğru gelecek çocukları için yapar. Lahananın içine birkaç parça mısır ekmeği atar. Dün sabahtan sağdığı sütten yoğurt mayalamıştı. Onu bakar tutmuş mu diye. Şöyle bir kayık gezdirir, hmm güzel tutmuş, akşam yemeğe konacak şekle gelmiş. Biraz batic kırar patatesle güzel olur yemeği. Onu da hazırlar. Artık akşam yemeği de hazırdır.
Yemek işi de hallolduğuna göre artık tarlaya gidebilir. Bu sene baticlerde pek olmadı, olanları toplayıp turşu yapacak. Alır sepetini sırtına iner tarla yoluna.
Mısırların arasına diktiği baticlerin herekleri uzun uzun her tarafta var. Önce Bismillah diyerek başlar toplamaya. Oğluğunu kucak yapar kendine ve topladığını içine koyar. Tazelerini toplar çünkü sertleşmiş baticlerden iyi turşu olmaz, onları tohumluk bırakır. Hazır gelmişken biraz da mısırların tazelerinden koparır akşama koliva yapmak için. Biraz da taze patates çıkarır onlardan da çok güzel turşu olur. Patates turşusunu da onun gibi kimse yapamaz. Birkaç saatte sepeti doldurmuştur. Yorgun yorgun hiç durmadan dönüş yoluna çıkar. Eve gelene kadar iki büklüm olmuştur. Sırtında sepetle komşunu görür biraz konuşurlar, yarım saat kadar. Zamanın nasıl geçtiğini anlamazlar.
"Nerden geliyusun? "
"Pazara gitmiştum"
"Hiç sali kaçurmasun sen"
"Ne edeyim, gidup bakarum neler var diye"
"Ben da biraz batic topladum turşi yapacağum, bu sene pek yok anderlerde. "
"Bizum da oyle, ben paralan alacağum da yapacağum."
"Bu sene çürü ayi hiç bitmedi mübarek, çuruduk. çamaşurlari astum ama kurumayiler."
,,,,,,

Neden sonra sırtında sepetin olduğu hatırına gelir ve komşusu ile vedalaşır ve evin yoluna devam eder. Lastikler de ayaklarını vurmaya başladı gene herhalde yükü biraz ağır ondan oluyor.

Eve gelir. yavaş yavaş akşam oluyor. Çocukların da sesler gelmeye başladı. Anlaşılan yakındalar. Az sonra çocuklar üstü başı kirli bir şekilde eve gelir. Okuldan sonra maç yapmışlar ve biraz elbiseleri kirlenmiş. Anne kızar onlara "Bakayim yarun ne giyecesunuz, elbiselerinuz daha kurumadi. ". Çocukları pek umurunda olmaz bu durum. Çocuklar açıkmış yemek isterler, zaten sofra da birazdan kurulacak. Öğleden sonra hazırladığı batic (fasulye) yemeği ve lahanayı sofraya getirir, yemek yenir, sofra kalkar.
Daha iş bitmedi, ineklerin de yemeğini vermek gerekiyor. Ahıra iner getirdiği otlar sığırların önlerine koyar. Sonra sağılacak olanları sağar, sütü eve getirir.

Akşam olmuş ve Anne epeyce yorulmuştur. çocuklar oynarken o da biraz oturur, oturduğu yerde gözleri dalar, öyle biraz kestirir. Kapının sesine uyanır. Gelen evin erkeğidir. Çocuklar atlar yapışır babalarına. Anne hemen sofrayı hazırlar, yemeği yer. Zaten o da yorgun bir şekilde eve gelmiştir. Namazı kılarlar ve herkes odasına çekilir.

Karadeniz kadının bir günü böyle geçer, Bu anlatılan belki de en kolay günüdür. Zira tarla kazmak, mısır, fasulye, ekmek onun işidir. Meşeden yaprak süpürür getirir, inekleri otlatır, ahbin taşır tarlaya, toprak taşır foliz yapar, odun getirir meşeden, evin işini yapar, kamyonlan çayır gelir onu da irgat yaparak yine o taşır.
Velhasıl biz böyle annelerin çocuklarıyız.

Annelerimizi iyi anlamak ve onlara iyi evlat olmak dileğiyle....


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çifin çiçeği (Ağu-Avu çiçeği)

Trabzonlu Ses Sanatçıları-3 Süreyya Davulcuoğlu

Trabzonlu Ses Sanatçıları-6 Fahrettin Dilaver