Sanat, Sahne ve Toplumsal Sorumluluk Üzerine Net Bir Değerlendirme
Geçtiğimiz günlerde Harbiye Açık Hava’da gerçekleşen bir konser sırasında sergilenen sahne performansı ve kostüm seçimi, toplum olarak üzerinde ciddi biçimde düşünmemiz gereken bir tabloyu gözler önüne serdi. Elbette her bireyin sanata katkı sunma ve kendini ifade etme özgürlüğü vardır. Binlerce insanın bir araya gelerek bir sanatçıyı izlemek istemesi de doğal ve saygıdeğerdir.
Ancak, özellikle gençlerin yoğun katılım gösterdiği bu tür kamusal etkinliklerde, sanatçının sergilediği tutumun toplumun temel değerleriyle uyumlu olması bir zorunluluktur. Sanat, yalnızca dikkat çekmek ya da gündem olmak için değil; değer üretmek, sorumluluk taşımak ve topluma yön vermek için vardır.
Sahneye çıkan sanatçının kullandığı dil, kostüm ve tavır; toplumun ortak hassasiyetlerini gözetmeli ve kamuya açık bir alanda olduğunu unutmadan hareket etmelidir. Gerçek farklılık; abartılı dış görünümlerle değil, fikri derinlikle, ahlaki duruşla ve üretim gücüyle ortaya konur.
Bu tür sahne gösterilerinin, özellikle kadın bedeninin bir meta gibi sunulduğu algısı yaratacak biçimde şekillenmesi, ne kadını ne de sanatı yüceltir. Kadınlar; fikirleri, duruşları ve üretkenlikleriyle ön planda olmalıdır. Kadını güçlendirmek, bedeni ön plana çıkarmakla değil; onu saygıyla, eğitimle ve değerle temsil etmekle mümkündür.
Şair yıllar önce ne demişti hatırlayalım:
"Medeniyet dediğin açmaksa bedeni
Hayvanlar bizden daha medeni"
Kültürel yapımızı korumak, toplumsal sorumluluk bilincini canlı tutmak ve gelecek nesillere sağlıklı bir sanat anlayışı aktarmak adına; hem sanatçılardan hem de organizasyonlardan, özgürlükle sorumluluğu dengeleyen bir tutum beklemek hakkımızdır.
Sanat; yalnızca bireyin değil, toplumun da aynasıdır. Bu aynada görmek istediğimiz şey; samimiyet, saygı ve değer olmalıdır.
Yorumlar
Yorum Gönder