Ah Hollanda

Geçenlerde bir milletvekilimiz hatta bakanımızın Hollanda'daki Türklerle yapacağı toplantı öncesi kriz çıkmıştı. Daha sonra restleşmeler oldu. İnekleri bile bu restleşmeye soktular.
Oturup aklıselim olarak düşünelim; diyoruz ki Hollanda mallarını boykot edelim. Tamam edelim. Hatta onunla yetinmeyelim, her zaman diyoruz ya İsrail mallarını da boykot edelim.
Ettik.
Sonra ne olacak?
Birinci risk:
Ne olacağını söyleyeyim. Karanlık çağda yaşamaya başlayacağız. Çünkü bizim teknolojimiz mi var? Kendimize ait arabamız mı var? Kendimize ait bilgisayarımız mı var? Telefonumuz mu var? Hadi onu geçtim yüzde yüz yerli bir televizyonumuz mu var? Eğer yoksa hepsini kenara atıp karanlık çağda yaşamaya başlayacağız. Kim kazanacak? hiç kimse.

İknci Risk:
Boykot ettiğimiz ürünlerin bir çoğu Türkiye'de de üretiliyor, satılıyor. Bunların da kapatılması söz konusu olacak. Sonra al sana işsiz ordusuna yeni tugay.

Üçüncü risk: Avrupa'da yaşayan vatandaşlarımız sıkıntı çekecek. Onlar ötekileştirilecek. Zor bir süreç yaşayacaklar. Belki bir çoğu Türkiye'ye dönmek zorunda kalacak.

Bunları yapmak yerine bu ve buna benzer işlerde daha diplomatik davranılsa ve olaylar buralara gelmese daha iyi olmaz mı?

Hollanda'ya yapılan bir defasında Rusya'ya yapıldı. N'oldu sonrasında? Gittik özür diledik. Neden? Çünkü ekonomimiz iflas etmek üzereydi. Demek ki neymiş? Biz bu dünyanın bir parçasıyız, kendi kendimize yetemiyoruz.

İşleri bu seviyeye getirmemek lazım. Dünya global bir pazar. Her ülkenin diğerine ihtiyacı var. Her ülke birbiri ile iyi geçinmek zorunda.

Bu yazılanlar Hollanda'yı haklı göstermesin. Biz kendi penceremizden bakmalıyız. Onun yaptığı yüzsüzlüğün cezasını da o  çeksin.

Kendimize gelelim ve tatlı dilli, yapıcı bir siyaset yapalım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çifin çiçeği (Ağu-Avu çiçeği)

Trabzonlu Ses Sanatçıları-3 Süreyya Davulcuoğlu

Trabzonlu Ses Sanatçıları-6 Fahrettin Dilaver