Şükür

Dün bir görme engelli ile toplantı yaptık.
Yaptığım bir sitenin  erişilebilirliği için görüştük. Hiç üşenmeden ve naz etmeden kalktı, çalıştığı işyerinden bizim yanımıza geldi (biz aldırdık).  Bilgisayarını açtı, internet bağlantısını kontrol etti, sonra da bizim sayfamıza girdi.

Bizim belki 1 dakikada yapacağımız işi o 10 dakikada yaptı. Fakat yaptı.  Yılmadı, üşenmedi, karamsarlığa düşmedi yaptı. Ben göremiyorum diye yapmayım demedi. Tıpkı bizim gibi sayfaya girdi, inceledi. Program ona yapacağı işleri söylüyordu. o da yapıyor. Sayfamızı beraber düzenledik. Şimdi süper oldu deyinceye kadar uğraştık. Sonra kırık camlı bilgisayarını topladı, sanırım birisi ona ekranı kırılmış diye hediye etmiş. nasıl olsa görmüyor ya... Gideceği yere bir arkadaşımız bıraktı onu. Teşekkür ederiz Adem bey...

Dönüp de kendimize bakıyorum. Herşeyimiz var, görüyoruz, işitiyoruz, yürüyoruz, konuşabiliyoruz,,,
Her bir uvzumuz yerli yerinde ve çalışır biçimde. Ne kadar şükretsek azdır.

Bir de dönüp ona bakıyorum. Göremiyor ama bundan usanç duymuyor,  gayret ediyor, Allah onu öyle yaratmışsa mutlaka karşılığını verecektir. Kimse onlara özürlü demesin, onlar özürlü değil. Onları Allah öyle yarattı, belki sonradan öyle oldu. Engelli diyebiliriz. Ona ve onun gibilere özürlü demek sanki bir kabahati varmış gibi geliyor bana. Halbuki böyle insanların böyle varlıkların bir kabahati olabilir mi? en büyük kabahat onları öyle görüp de ibret almayanda.

Eğer onlar öyle olmasa sağlam olanlar kadir/kıymet bilebilir mi? Bence bilemez. Onları görüp "Allah'ım bizleri tastamam yarattın, her bir uvzumuz ile sana binlerce kere şükrederiz." demeliyiz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çifin çiçeği (Ağu-Avu çiçeği)

Trabzonlu Ses Sanatçıları-3 Süreyya Davulcuoğlu

Trabzonlu Ses Sanatçıları-6 Fahrettin Dilaver